-
{{cartItem.name}}
- Rapor : x {{cartItem.person}}
- Meslek : x {{cartItem.profession}}
-
{{cartItem.price}} ₺
SIFIR MERKEZ NEDİR?
Sıfır Merkez insana, olaylara, süreçlere farklı bir yaklaşımın adıdır. Sıfır Merkez bir daire ve dairenin merkezindeki “0” ile sembolize edilir.
Daire bütünlüğü, tam olmayı, kendini gerçekleştirmeyi ve “süreci tamamlamayı” temsil eder. Dairenin bütünlüğün ve tamlığın bir sembolü olarak kullanılması, insanlık tarihinde yeni bir şey değildir.
Dairenin üzerindeki noktaların her biri merkeze belirli bir açı ile bakmaktadır. Her bir noktanın 360 derecelik bütünlükten kendi payına düşen, kendi açısı kadardır. Sadece dairenin merkezi, dairenin üzerindeki her noktayı eşit şekilde görmektedir. Dairenin merkezi, gerçekliği tüm yönleri kuşatmayı sembolize eder.
SIFIR MERKEZ VE BENLİK
Sıfır Merkez’in başlangıç noktası, bireydir. Kadim bilgelikte daire, benliği (ene) temsil eder. Dairenin üzerinde benliğin farklı potansiyelleri ve boyutları şematik olarak anlatılır. Kişi normal durumunda, dairenin üzerindeki bir noktada “kendi sınırlı bakış açısı” ile gerçekliğe (merkeze) bakmaktadır. Kişinin dairenin üzerindeki koordinatlarını belirleyen ise kişinin mizaç ve kişilik motifidir. Kişinin dairenin üzerindeki başlangıç noktası aşılması gereken bir durum olarak ele alınır ve “kişilik hapishanesi” olarak ifade edilir. Dairenin üzerindeki diğer noktalar kişide potansiyel olarak var olan, fakat henüz ortaya çıkmamış potansiyellerini göstermektedir. Kişinin yapması gereken, kendi başlangıç noktasından bir yolculuğa çıkması ve kendisinde potansiyel olarak var olan fakat henüz ortaya çıkmamış benliğinin diğer boyutlarını da geliştirmesidir.
Herkesin yolculuğa başladığı nokta, kendi kişilik ve mizaç motifi tarafından belirlenir ve her insan için hem gelişim yolu, hem de gelişim süreci farklıdır. Bu gelişim süreci dairevi bir gelişimdir ve kişinin değişim ve gelişim yolculuğuna başladığı noktada son bulmaktadır. Daireyi tamamlamak, yani Sıfır olmak kişinin kendini gerçekleştirdiği, tam ve bütün olduğu, kısacası yetkin insan olduğu anlamına gelir. Yetkin insan dairenin merkezindeki nokta gibi, gerçekliği 360 derece kuşatır ve bütüncül bir vizyona sahiptir.
Sıfır Merkezin ikinci prensibi, insanların farklı kişilik ve mizaç motiflerine sahip olduğu ve herkesin gelişim rotasının kişiye göre şekillendiğidir. Farklı kişilik motiflerine sahip bireylerin yapması gereken, kendi sınırlı bakış açısını kırmak ve kendi zirvesine çıkmaktır. Burada unutulmaması gereken önemli nokta, tek bir ideal durum ve tek bir denge durumunun olmadığıdır. Kişinin gelişimi bireye göre şekillendiği gibi, kişinin zirvesi de yine kendi kişilik ve mizaç motifi tarafından şekillenir.
SIFIR
Sıfır’ı 9.yy da Harezmi keşfetmiştir. Sıfırdan başka her sayının zıddı, negatifi vardır. Sıfır, dualiteden kurtuluşu temsil eder. Sıfır, varlığında yokluk yokluğunda varlık olan şeydir.
SIFIR MERKEZ VE 3 POTANSİYEL
Sıfır Merkez Yaklaşımın temel prensiplerinden birisi de insanın 3 potansiyeli prensibidir. Her insanın fiziksel-zihinsel-duygusal 3 temel potansiyeli vardır. İnsanın 3 potansiyeli, insanın “duygu - düşünce ve eylem” boyutunu ifade etmektedir. Mikro-kosmos olan insanın 3 potansiyeli olduğu gibi, kurumların, ailelerin, okulların, ülkelerin de 3 potansiyeli vardır. 3 potansiyel Sıfır Merkez sembolünde dairenin birbirine eşit 3 bölüme ayrılması ile anlatılır.
Her insanda bu 3 potansiyelden birisi baskın, birisi yardımcı birisi de çekiniktir. Çok genel bir yaklaşımla insanlar, baskın olan potansiyellerine göre fiziksel – duygusal ve zihinsel merkezli olmak üzere sınıflandırılabilir. Fiziksel Potansiyeli baskın kişiler, dairenin fiziksel alan kısmında, Duygusal Potansiyeli baskın kişiler, dairenin duygusal kısmında, Zihinsel Potansiyeli baskın kişiler ise dairenin zihinsel kısmında kalan dairenin üzerinde konumlanmışlardır.
Kişinin yapması gereken 3 potansiyelini de dengeye getirmesidir. Aynı şekilde kurumların da 3 potansiyelini dengeye getirmeleri gerekmektedir. Ancak ve ancak 3 potansiyel dengeye geldiği zaman, denge oluşur ve kalite ortaya çıkar. Her potansiyelin “aşırılık - noksanlık ve denge” olmak üzere 3 seviyesi vardır. Kişilerin bu potansiyellerini hangi seviyede ne şekilde kullandıkları kişilik motiflerini oluşturur.
SIFIR MERKEZ - DENGE VE GELİŞİM
Sıfır Merkez’in en önemli vurgularından biri "denge ve gelişim" kavramlarına yaptığı vurgudur. İnsan potansiyellerinin "aşırılık - noksanlık" sarkacında yaptığı salınımdan kurtulup 3 potansiyelini de dengeye getirmesi ile "YETKİN İNSAN" olur. Potansiyelleri dengeye getirme, kişinin dairenin etrafındaki yolculuğunu tamamlaması ile gerçekleşir. Yetkin insan bir sonuç değil, iyiye ve güzele doğru olan bir süreçtir. Yetkin İnsan olma, kendini tanıma, bilme ve geliştirme yolculuğunda olma demektir.
Sıfır Merkez, insanların farklı mizaç, istidat ve kişiliklere sahip oldukları gerçeğini ve "ey insan kendini tanı" sözünü temel ilke edinerekten iş dünyası, eğitim-öğretim, aile alanlarında yapılan çalışmaların genel adıdır. Sıfır Merkez yapılan çalışmaların temel felsefesini ifade eden yaklaşımın adıdır.
Sıfır Merkezli çalışmaların kavramsal çerçevesini 3 temel prensip oluşturmaktadır:
SIFIR MERKEZLİ YAKLAŞIMI SIFIR MERKEZ SEMBOLÜ İLE ANLATILMAKTADIR.
Yandaki Sıfır Merkez Sembolü ENE’yi temsil eder. Daire, bir çekirdek, anahtar ve ayna misal dürbün olan “ene”yi ve bütünlüğü sembolize eder. Daire üzerindeki noktalar, mizaç motiflerini göstermektedir. Farklı kişilik motifleri, gerçeğe belirli açılardan bakarlar. Her bir kişilik motifi parçalı ve eksik bir bakış açısını ifade etmektedir. Sıfır olmak demek, kişisel boyutta kişinin parçalı bakış açısının ve mizacının hakikate taktığı renklerin farkına varması demek olduğu gibi, toplumsal boyutta da farklı bakış açılarının kollektif şuur ile biraraya gelmesi demektir. Kişinin üç boyutta (fiziki - zihni ve hissi boyutlarda) dengeli gelişimi, sıfır olmasından, yani dairenin etrafındaki turunu tamamlamasıyla ve hayatını, yüzünü merkeze dönerek yaşamasıyla mümkün olur.
Sıfır Merkez yaklaşımı ile ilgili tarihin derinliklerinden de referanslar bulmak mümkündür:
İnsanoğlu kendisini tanımada anlamlandırmada ve iç uzayını keşfetmede tarih boyunca sembolik anlatımları kullanmıştır. Sembollerin, insanın kompleks, kaotik ve nonlineer doğasını anlamada temsili bir dürbün olarak kullanılması, insanlık tarihi kadar eski bir olaydır. Tarihte ve kadim kültürlerde insan, varlık ağacının bir meyvesi olarak algılanmış ve insanın makrokosmosun küçük bir çekirdeğini içeren mikrokosmos olduğu sürekli vurgulanmıştır.