-
{{cartItem.name}}
- Rapor : x {{cartItem.person}}
- Meslek : x {{cartItem.profession}}
-
{{cartItem.price}} ₺
Ders çalışmak, sınavlar, ödevler gibi sizi strese sokan pek çok sorumluluğa sahipsiniz, bunların içerisinde kendinizi dinleme fırsatı bulamıyorsunuz, belki de halen gerçekte ne istediğinize karar veremediniz. Çünkü gelecek kaygısı günümüzün en önemli sorunlarından biri.
Seçim yapmaya ya da aksiyon almaya nereden başlayacağınızı bilemediğiniz durumlarda kararsızlık, stres ve hatta depresyona dönüşebilir.
Sizin için tek sorumluluğun ders çalışmak ve başarılı olmak olduğu düşünülür hep, ancak sizin de duygularınızın, hayallerinizin ve isteklerinizin olduğu gözardı edilebiliyor bu denklemde.
Hayatta seni neyin mutlu ettiğini, yeteneklerinin ne olduğunu bilememek belirsizlik, endişe ve gerginlik meydana getirir. Tüm bu belirsizlik içerisinde çevreden birçok kişinin canını sıkan yorumlar yapması da sağlıklı bir karar vermene engel olur.
Hayatınızda karşılaşacağınız belirli dönüm noktaları var. Bunlardan bir tanesi de doğru meslek seçimi. Büyüklerimiz hep iyi bir mesleğe sahip olmanın altın bir bilezik olduğunu söylüyor. Üstelik hangi mesleği seçmemiz gerektiğine de karar veriyorlar. Ancak kendini keşfetmeden doğru mesleğe yönelmek adeta samanlıkta iğne aramaya benzer.
Bununla beraber kişiliğe ve yetkinliklere uygun olmayan bir meslek tercihi, iş tatmini düşüklüğü, işi yerine başka alanlara yönelme, verim ve performans düşüklüğü gibi sonuçlar doğurur.
Tercih öncesi "Yıl kaybetmeyeyim, yeter ki bir üniversiteye gireyim, bir bölüm seçeyim, sonra bir yol bulurum" şeklinde düşünceler de zihninden geçiyor olabilir. Ancak hiç ilgi duymadığın bir alanda istemeyerek o bölümü okumak ileride işkenceye dönüşebilir ve mutluluğuna ve başarına engel olabilir.
Üniversitede istemeyerek okuduğun bölüm, istemeyerek yaptığın meslek, istemeyerek sürdürdüğün iş hayatı, kaybedilen yıllar ve bunun hayatına maliyeti...
Yapılan araştırmalara göre öğrencilerin yalnızca yüzde 54’ü başladığı okula devam ediyor. Çünkü okuldan güven ortamı ve kendisine değer katmasını bekliyorlar.
Önceki dönemlere kıyasla artık günümüzde öğrencilerin büyük bir kısmı amaç eksikliği yaşıyor, neden okuması gerektiğini bilmiyor ve sınav kaygısının yüksek olması gelecekteki başarısına olumsuz etki ediyor.
Okullarda sürekli öğretim yapılıyor; bilgi eğitime (Davranışa) dönüştürülmüyor. İletişimsizlik sorunları, öğrencilerin ilgi alanlarının dışında, yetenekleri olmayan konularda ve derslerde sorumlu tutulmaları gibi problemler önümüzdeki yıllarda çözüme kavuşturulmadığı sürece de artarak ve olumsuz etkiler yaratarak karşımıza çıkmaya devam edecek.
Alan-bölüm uygulamalarının eksikliği, yetersizliği, öğrencilerin yeteneklerine uygun alanlarda eğitim görmemeleri, yönlendirmenin yetersiz oluşu, okullarda yeteri sayıda rehber öğretmen olmaması ve daha pek çok eksiklik gelecek ve kariyer planlamalarında olumsuz etki olarak karşımıza çıkıyor.
Öğrencilerin fiziksel, zihinsel ve duygusal yönden gelişim aşamalarının dikkate alınmaması, sadece öğretim ağırlıklı çalışmalar yapılması, uygun eğitim yöntemlerinin uygulanmaması, BÖP’lerin (Bireysel Öğretim Planları) hazırlanmaması; ihtiyaç ve isteklerin tam anlamıyla karşılanamadığını bizlere gösteriyor. Bu demektir ki eğitim sektöründe ciddi eksiklikler ve tamamlanması gereken boşluklar var.
Hızla değişen dünyada kendini tanımaya fırsat verilmeyen, yetenekleri keşfedilmeyen ve ilgi alanına yönelemeyen öğrenciler önümüzdeki 5 ilâ 10 sene içerisinde çok daha büyük sorunlarla karşılaşacaklar.